Hayatı Sevin Yeni Bir Başlangıç Yapın
Üstat sorar öğrencilerine, “Hanginiz gülün nasıl koktuğunu bilir?” Hepsi bildiklerini söyler. Üstat ekler, “Anlatın bana o halde.” Hepsi susar. Hayatla kurduğumuz temas zihnimiz üzerinden olduğu zaman, şu anın zenginliğini göremez, duyamaz, koklayamaz, tadamaz, hissedemeyiz. Üç boyutlu an, yerini bir boyutlu kelimelere bırakır.
Her şeyi bildiğini iddia eden zihnimizin varsayımlarıyla, öngörüleriyle, tavsiyeleriyle bulmaya çalışırız yolumuzu. Halbuki en yetenekli edebiyatçılar bile kelimelerle anlatamaz beş duyumuzla temas edebildiğimizi. Ondan susar tüm öğrenciler, bir duyunun işini kelimelere devretmeleri söylendiğinde. Beş duyumuzla temas ettiklerimiz kelimeleri kifayetsiz bırakır.
Kelimeler, gördüklerimizi, duyduklarımızı, tattıklarımızı, kokusunu aldıklarımızı, hissettiklerimizi tarif etmekte yetersiz kalır. “Ondan,” der en yakın arkadaşım Carolin Almozlino, “ondan ben minnetimi, sevgimi, özlemimi kelimelere yüklemem. Tüm bunları çiçeklerimle anlatırım.” Kırmızıyı aşk için, tutku için kullanıyor, Carolin. Pembeyi, hayranlık için, turuncuyu paylaşılan mutluluk için, tebriklerini sunmak için. Carolin size yalnızca bir kutu dolusu gül sunmuyor. O, size aynı zamanda kelimelerin yetmediği duygularınızı ifade edebilme fırsatı sunuyor.