10 Ağustos 2017 Perşembe

Hayata Pozitif Bakmak Adına Bir Hikaye


İki sene önce uzun bir yolculuktayım. Uçaktayım ve karaya ayak basmamıza daha 12 saat var. Başıma korkunç bir ağrı giriyor. Tanıdık bu ağrı, migrenin habercisi. Gözlerimin arkasından alnıma yayılıyor. Biliyorum, saatler sürecek ilacımı almazsam. Ne uyuyabileceğim, ne gözlerimi açık tutabileceğim. Eğer ilacımı almazsam hayat kalitem korkunç düşecek. Elimi atıyorum çantama, bir hayli dolu, bir hayli karışık. Tek tek bakıyorum her elime gelene. Yok. İlacımı bulamıyorum. Tekrar tekrar bakıyorum. Yok. Almamışım yanıma. Kendime kızıyorum. Hostese ağrı kesici soruyorum, öyle bir ilaç var ki yanlarında, migrenime mümkün değil yetmez, biliyorum. Çaresizim. “12 saat dayan” diyorum kendime. Ve bir yolunu buluyorum. 

Geçenlerde, evdeyim, yine korkunç bir ağrı başlıyor şakaklarımda. Yeni bir migren ilacı verdi Nöroloğum, “20 dakika,” dedi, “20 dakika sonra migreninden eser kalmayacak.” Bol suyla indiriyorum mideme ilacı. Başlıyorum beklemeye. 10... 15... 18... derken 20! Evet, 20 dakika oldu! O da ne, geçmiyor ağrım. Hala tonlarca yük var gözlerimde, zonk zonk başım. 21. Dakikada daha da şiddetleniyor ağrım. “Hani 20 dakikada geçecekti?” diyorum kendi kendime. Zihnim çok yaratıcı hikayeler atıyor önüme, “Eyvah! Bu migren değil, başka bir şey!” “Bu ağrı hiç geçmeyecek!” “Yoksa?!?!?” Saatlerce ağrı çekiyorum. Tek bir cümle, ne çabuk bir kurala dönüşüyor, bakar mısınız? Daha önce dedikleri çıkmış olan, güvendiğim doktorumun, “20 dakikada geçecek” demesiyle beraber bir anayasa belirliyor zihnim. Ve belki de aynı şekilde ağrımasına rağmen başım, her iki senaryoda da, birinde bir yolunu buluyorum deneye deneye. Diğerindeyse söylenileni hakikat alıyorum. 

Düşünüyorum, ne kadar çok kural var yuttuğumuz. “Zaman her şeyin ilacı” diyorlar mesela. “Zamanla azalacak acın, merak etme.” Hepimizin damağında farklı bir tat bırakıyor bu bilgi. Kimimiz bir yıl içinde, kimimiz bir kaç hafta içinde azalacak, sonra da acımız geçecek zannediyoruz. Geçmeyince de, “bu acı hiç geçmeyecek,” demeye başlıyor zihnimiz, “ben de bir anormallik var...” “bunca zaman geçti hala canım acıyor.” Böyle böyle anormalleştiriyoruz normal süreçleri, acıları. Kurallar koyarak, kurallara bel bağlayarak.