10 Ağustos 2017 Perşembe

İnsanların Kendini Kontrol Altına Alması


Var hepimizin içinde, kontrol tutkunluğu. Yalnızca dışımızdakileri değil, içimizdekileri de kontrol etme eğilimi var. Üzüntüyü, öfkeyi, acıyı... İzin vermemek kendimize hissetmek için, hissedersek içinden çıkamaz, bir daha eskisi gibi olamayız zannetmek yaradılışımızda var. Acı tezahür ettiğinde, her mevzu için en azından bir kere bile kendimizi suçlamaya yönelmemizde bundan belki de, her seferinde. Bu müptelalıktan. Çünkü bir suçlu varsa eğer ve o da bense, acı verir… Lakin kontrol de… Eğer suç bendeyse, hayat, bir ihtimal, o kadar da bilinmez değildir. 


Kimbilir hatta eğer öyleyse, “bu kadar aptal, bu kadar beceriksiz, bu kadar yetersiz olmasaydım bunların hiçbiri olmazdı.” demek yerindedir. Bir hayli geçerlidir. Çünkü eğer suç bulamazsak ne kendimizde ne bir başkasında, o zaman kader mi tüm bu yaşananlar? Şans mı, ne bileyim enerji mi, yüce Allah’ın takdiri mi… Ve eğer öyleyse çok belirsiz, bir hayli korkunç, oldukça da kontrolsüzdür hayat. Ve eğer bunca senedir kimseyi tanımadıysam bu düşüncenin ürkütmediği, o halde diyebilirim ki kendimizi suçlayıp yerden yere vurmamız geçmişimizi yanlış yorumladığımızdan değil, geleceği doğru kestirebilme isteğimizdendir.