İnceleme etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İnceleme etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Temmuz 2017 Cumartesi

Bilitz S12 Powerbank İncelemesi

Bilitz S12 Powerbank İncelemesi

Sadece 15TL'ye 3000MAh powerbank isteyen?

Model/Marka: Blitz S12 (gerçek üretici: Kingletian International ve gerçek modeli K-247P)

Powerbank 3000Mah civarı ve 5volt 2.1amper bir çıkışı var. Tabiiki belli bir kayıp seviyesi var ve tam olarak 3000 değil ama bu hesaplı ve kaliteli olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Ürün ABS plastik kasa ile gelse bile aşırı kaliteli duruyor (ABS ve Silikon karışık). Ayrıca iki tane 1500MAh 18650 pille güçlendirilmiş bir powerbank. Ufak detay olsada flaş ışığı telefon kadar olmasada (ortalama bir) telefonun 3de 1i. RoHS,CE,FC sertifikaları var. İçinden 15CM gayet kaliteli silikon ve yumuşak plastik karışımı kablo çıkıyor. Şimdi gelelim genel inceleme şemasına.

Artıları:
+Piyasadan kat kat ucuz ve fiyatina
+Kablo ile gelmekte, kendisi kadar kaliteli bir kablo.
+Ufakta olsa bir flaş ışığı var.
+Girişler temassızlık yapmıyor, dar ve sıkılar.
+2.1 amper çıkış çok hızlı şarj imkânı tanıyor (telefon desteği gerekli)
+Ağır değil

Eksileri:
-Hantal ve büyük olması (Boy:6CmxEn:3Cm, Yükseklik:2Cm)




200 TL Altı Projektör Önerisi

200 TL Altı Projektör Önerisi


YG-300 LCD Projetör

Ucuz fiyatı ile dikkatleri çeken, 320 x 240 piksel ve 600 lümen özelliklerini bize sunan cihaz yurt dışından 120-140 tl fiyat bandında bulabilmek mümkün.




Özellik olarak ;

* 400-600 lümen
* 320x 240 piksel
* 3000 saat pil ömrü
* 1920 x 1080 çözünürlük desteği sunuyor.




İnternet üzerinde bir çok incelemesi bulunan cihaz ülkemizde satılan  bin lira üstü cihazlar ile karşılaştırılamazsa da bütçesi düşük olanlar için bir alternatif gibi duruyor. Yansıtma işlemini başarıyla gerçekleştiriyor ve 120 lira gibi uygun fiyatla bunu yapması dikkatleri çekiyor.


6 Nisan 2017 Perşembe

L.A. Noire İnceleme

L.A. Noire İnceleme



İlk çıkan Amerikan tarzı o siyah beyaz dedektif filmlerini ve senaryosunu aratmayan bu oyun ki ben oyunlarda hele de böyle tek kişilik hikaye senaryo bazlı oyunlara düşkünlüğüm dahil olmak üzere baya hoşuma gitti ! Oyunu sakın ha GTA gibi oynamayın kontroller falan farklı o hissi alamazsınız oyunda kafayı kullanacaksınız...

 Eğer bu oyunu alacaksanız önerim sadece ilk başta oyunu almanız ve oyundan keyif almaya başladıktan sonra sıkılma dönemine girme sürecine gelir gelmez diğer DLC'lerine bir göz atmanız ve satın almanız sizin bu oyun oynama sürenize eklenecek ve size gerçekten faydası olacak.

Bu oyunu nasıl kişiler almalı ?

Şimdi başlık ilginizi çektiyse şöyle diyeyim nasıl kişiler alınca ulan mazoşist insan karakterine bürünmüş bir kimlikte olan oyuncular ve şizofrene bağlamış oyuncuların oynamasını önermek gibi değil de şöyle çok sıradan bir cümle olacak.

" Araştırmacı kimliğe ve yeni maceralara atılırken kafasında sorular oluşturan ve bu soruları oynadıkça çözüp sevinen " türden kişilere yönelik bir oyun diyebilirim. Yanlış anlamayın gayeniz de araştırmacı bir kimliğiniz varsa bu oyun sizi çok sıkmaz demek istiyorum :D


Maddeler halinde değerlendirmeler

Bilgisayarım kaldırır mı ? Sorularını STEAM üzerinde bulunan hiç bir oyunda sorulmaması gerektiğini belirteyim ! Zaten sistem gereksinimleri yazıyor :D Bu yüzden ben full ayarlarda 60FPS oynuyorum ve FPS sabitleme özelliğim kapalı olduğu halde sabit 60FPS...
Oyun grafik anlamda yeterli hatta o Amerikan polisiye dedektif atmosferi için ek ayar bile koymuşlar !
Oyun dinamikleri oyunun yapıldığı yılı kıyaslarsak gayet tatmin edici ek bir manevra kabiliyetiniz gerek yok mesela arabalarla, bu halde bile arabayla manevra yapmaya çalışan ben :D

Kayıt sisteminde bir hata var ama o hata sanırsam bir bölümünde ya da bir kaç bölümde var. Tam olarak hangi bölümlerde var bilemiyorum inşallah oyundan çıkarken, kaydederken o bölümlere denk gelip baştan başlamak zorunda kalmazsınız :D
Bu tür oyunlardan senaryosu ve oynanış rahatlığı dışında çok bir şey beklemeyin grafikler zaten tatmin edici daha fazla söze gerek yok !

30 Mart 2017 Perşembe

Battlerite İncelemesi

Battlerite İncelemesi



Battlerite oyunun tanımlamak gerekirse: battlerite moba değildir diyorlar ve bence de mantıklı bir tanım bu. oyunda fight - combat çoğunluklu bir mekanizma söz konusu. dota'daki bo3 tipinde en çok 5 round sürebilecek şekilde bir maç yapıyorsunuz. şu an amacıyla 20 hero var. (champion deniyor oyunda gerçi) bu hero'lardan bazıları melee bazıları range bazıları da support kategorisinde ayrılmış şekildeler. item sistemi şu an amacıyla oyunu oynadıkça belirli görevleri yerine getirdikçe vs. gelen chest'leri açmak suretiye işliyor. gold ve silver olmak üzere iki tür chest bulunmakta. aynı şekilde para sunarak ya da oyun içi biriktirdiğimiz gold'lar ile chest alabiliyor, aynı şekilde tekrar oyun içersinde biriktirdiğimiz token'lar ile de direkt olarak item satın alabiliyoruz. benim şuandan bolca "epic" item'ım oldu diyebilirim. şimdilik öyle ahım şahım item'lar yok ama gelmeye devam edecektir diye düşünüyorum.




oyunun arayüzü eksik geldi bana şu an amacıyla ama gelişen zamanlarda muhakkak gelişecektir. esasen bunun oynanışa bir tesiri yok. oynanış moba'lara aşina arkadaşlar amacıyla kısa sürede kavranacaktır diye düşünüyorum. oynanış izometrik olmasına karşın haritada hareket etmek amacıyla klavye kullanıyoruz. yani tıklayarak hareket etmece yok. bu hal başta biraz "acaba?" dedirtmiş olsa da bana sonradan hemencecik alışınca gerçekte tıklayarak oynamanın nerdeyse imkânsız olma ihtimalini de düşünmeye başladım. tekrar de bir alternatif olarak bunun sunulması taraftarıyım.



oyunda mmr sistemi var. grade şeklinde adlandırılıyor ve 5 - 15 arası değişiyor. ilk olarak kalibrasyon maçları yapıyoruz grade 5'e kadar. bu hal da bilhassa win aldığımız maçlara göre hızlanabiliyor. ancak grade'ler arası geçiş öylece süratli değil. örnek olarak ben grade 7 açtığım hesabımda maç kazandıkça belli puanlar almaktayım. bu puanlar -10 - 30 gibi değişen puanlar ve bir üst grade'e çıkabilmek amacıyla topladığınız puanların gereken eşiği geçmesi gerekiyor. 1500 puana ulaştığımda grade 8 olacağım örnek olarak ve ben şu an 1300 puan civarlarındayım. aynı şekilde bir grade aşağıya düşmek de mümkün. çünkü oyun kaybettiğinizde puan da kaybedebiliyorsunuz ve belli bir eşiğin altına kanaat bir alt grade'e düşüyorsunuz. kaybettiğiniz ya da kazandığınız puanlar ise sizin ve karşı tarafın toplam puanlarının karşılaştırılmasıyla birlikte oynayışınıza da bağlı. aynı vakitte puan kazanırken ya da kaybederken takımınızdaki diğer oyuncularla tamamiyle eşit puan kazanmak ya da kaybetmek gibi bir sabitlik yok. herkes biraz kendine göre yitiriyor ya da kazanıyor yani. ilaveten unranked maç diye bir şey yok. her oyunda bir puan alma verme söz konusu.


benim şimdilik izlenimlerim oyunun gerçekte efsane keyifli ve tryharder olmaya uygun olduğu. combat'ler olağanüstü zevkli, hele bir de hero'ları ve mekaniği azıcık kavramışsanız çok ama çok zevkli. önerim oyunun şu an satın alınmasıdır ama tabii ki kendi bileceğiniz iş. bu arada 2 v2 ya da 3 v 3 alternatiflerinin yanısıra vs ai ve training gibi modlar da mevcut.

şimdilik hiçbir bug bozukluğu yaşamadım şahit olmadım. ilaveten şayet ki oyundan birisi düşerse ya da bağlanamazsa oyun otomatik olarak gözüküyor ve 15 saniye bekliyor. sonrasında bu beklemeyi durdurabiliyor ya da devam ettirebiliyorsunuz. şayet oyuncu gelmezse oyun düşüyor. konuşmak gereken bir diğer konu da queue time'ı yani maç arama zamanının gerektiğince kısa olması. bir maç bulmak 10 saniyeyi geçmiyor genelde.

bence şu an amacıyla bir iki skill dışında çooook "op" hero yok diyebilirim, ama bir "pearl" gerçeği var ki kendisi support olmasına karşın iyi kullanılınca olağanüstü derecede etkili. 2 defa core'um ölmüşken 2 core'a karşı epic defans yaparak oyun almışlığım var. o hero biraz kuvvetli diyebiliriz ama genel olarak oynanışı bozacak kadar sorun yaratan bir hero yok diyebilirim. oran olarak dengeli bir yapıda.

28 Mart 2017 Salı

Mafia III İnceleme

Mafia III İnceleme

İki  saat boyunca oynadım bu da esasen ''asıl öykünün'' başlaması amacıyla arkadasında bıraktığımız vakit yani mevzuya giriş alanı iki saatinizi alıyor.
Gördüğüm en iyi öykü anlatımı,sinematikler ve müzikler bu oyunda desem abartmış olmam.
Ne bir çökme ne bir bug ile karşılaştım oyun gayet güzel çalışıyor.Bu oyunu tam manasıyla tanım etmek lüzum görülürse adamlar mafya serisine yakışır ''filim'' gibi bir oyun yapmışlar,abartmıyorum husus cidden çok iyi karakter mükemmel hiçbir karakter öylesine eklenmemiş oyuna her karakterin ayrı bir kişiliği var.Film vari anlatım tipine hiç girmiyorum mükemmel olmuş.
Gelelim işin oynanış alanına.Mekanikler çok iyi,araba sürüşü GTA 5 ile nerdeyse aynı yani gayet tatmin edici esasen tatmin olmayan varsa adamlar ayarlara araba sürüşü amacıyla ''simülasyon'' alternatifi koymuş dileyen onu aktif edip daha da gerçekçi bi tecrübe elde edebilir.Vuruş hissi ve silahlar şaşırtıcı gayet iyi.Grafikler çok güzel göze batan hiçbir absürtlük yok devresi çok iyi yansıtmışlar,atmosfer mükemmel.Müziklere gelirsek tam da beklediğim gibi 10 üzerin 10 adamlar devresi resmen yaşatıyorlar seçtikleri müzik parçalarıyla.
Şu anda oyunda problem olarak sayabileceğim tek şey 30 FPS kilitli olması ama emin olun ilk 20 dakikadan sonra 30 FPS olup olmadığını bile anlamıyorsunuz akıyor oyun.Ayrıca firma bu hafta sonu bi patch yayınlayıp 30 FPS kilidini kaldıracaklarını esasen açıkladı.Yani bunu da problem olarak sayamayız.Kısaca mafya serisini seven herkese şiddetle öneriyorum.Olumsuz yorumlara aldanmayın,olumsuz yorum yazan kitle tamamiyle kafayı FPS seviyesi ile bozmuş PC bebeleri.Sırf hususu ve sinematikleri amacıyla bile alınıp oynanır.GTA ile kıyaslamak istemiyorum ama öykü olarak ve sunuş olarak GTA bu oyunun yanısıra çocuk oyuncağı gibi kalıyor.
Bu arada sistemim GTX970,i7 işlemci,16 GB ram...

Yok dost olmamış bu oyun cidden kötü.Birbirinin benzeri görevleri yine yine gerçekleştirmekten gına geldi.Hikaye güzel devam edeyim diyorum ama görevler o kadar sıradan ve birbirini yine eden yapıda ki öyküyi unutuyorsunuz.Oyunu GTA'ya benzeteyim derken Mafia ruhuna tecavüz etmişler.Görev mantığı şu;bi bölge bu bölümde 2 ya da 3 alt kademe mafya liderinin teğmeni var bunları ya öldürüyorsunuz yada kendi çetenize katıyorsunuz bunu bölgeyi ele geçirene kadar bi 6 kere falan yapıyorsunuz tüm teğmenleri kendi çetenize kattığınızda ya da öldürdüğünüzde asıl boss meydana çıkıyor o boss'u öldürmek asıl gaye öykü o vakit ilerliyor yalnızca o bosslar öyküyle ilgili zira birtek o bossları öldürdüğümüz görevlerde mekanlar ve müzikler değişik...Diğer alt kademe bossları öldürmemiz tamamiyle oyunun vakitını uzatma hedefli yapılmış lüzumsuz birbirini yine eden görevler...Cidden üzüldüm bu tür olmasına sırf öyküyi devam ettirmek amacıyla kendimi zorlayarak oynamaya devam ediyorum.Oyun şu durumuyla tam manasıyla Assasin's Creed Syndicate'e benziyor hem de nerdeyse benzeri o oyunda da bölge ele geçirip asıl boss'u meydana çıkarana kadar birbirini yine eden görevler yapıyorduk bu oyunda tamamiyle o mantığa göre tasarım edilmiş.Ulan Mafia serisini biz öykü görevleri amacıyla oynuyorduk be o yüzden sevdik ne diye saçma sapan Ubisoft vari sıkıcı görevler koyup hususyu uzatmak amacıyla ucuz yollara başvurdunuz ki? Ne lüzum vardı yani.Oynanış olarak hala çok zevkli bi oyun ama dediğim gibi görevler kalitesiz.Konu güzel ses güzel grafikler eh işte kıvamında hem de birtakım yerlerde Playstation 2 mi oynuyorum lan ben diyebilirsiniz kaplamalar o kadar berbat oluyor.İndirimdeyken alın oynayın şu durumuyla en çok 40 lira eder bu oyun.

Watch_Dogs 2 İnceleme

Watch_Dogs 2 İnceleme

PS4'de günlerce sıkılmadan oynamıştım. Geçenlerde gene bitirmiştim yinede 60 FPS oynamak amacıyla PC'ye de aldım.
Optimize iyi yapılmış  PC'de rastgele bi problem yok GTX 970 ile ultra da çok rahat akıyor oyun.
Son senelerde çıkmış en iyi açık dünya oyunu hem de bence GTA 5'den bile kat kat keyifli ve kaliteli bi oyun.
Hikaye modu olsun,karakterleri olsun,yan görevleri olsun,grafikleri olsun,detayları olsun,görevlerde sunmuş olduğu istiklal olsun aslında 10 üzerinden 10 anlatılmaz yaşanır alın oynayın.
İlk birkaç saat kontrolleri çözmekle uğraşacaksınız kontrolleri çözdükten sonra ve lüzumlu skilleri aldıktan sonra haritada yapamayacağınız manyaklık yok,düşmanlar çocuk oyuncağı oluyor yanınızda.
Görev bölgesine ismimınızı atmadan sırf Drone ile gidip vazifiyeti bitirebileceğiniz manyak bir oyun Watch Dogs 2.İster saklı gidin,ister ismimınızı bile atmadan hack yapa yapa gidin,istersenizd e alın elinize grenade launcher'a patlata patlata gidin size kalmış.
Bu arada kesinlikle yan görevleri yapın çok keyifli yan görevler var.Harita ağzına kadar dolu ismim başı exprience puanı ismim başı skill key'i var tabi her birini alabilmek en az 5-10 dakika sürüyor bu bile tek başına oyun sürenizi baya uzatır.
Multiplayer'da bilhassa Hacking İnvasion benim favorim başkalarının oyununa girip onlara gözükmeden datalarını çalabilmek falan çok keyifli bi nevi yeni kuşak saklambaç :D
10/10 Mutlaka alın oynayın Ubisoft hatalarından ders almış bu sefer.

The Witcher 3: Wild Hunt İnceleme

The Witcher 3: Wild Hunt İnceleme

Doksanlardan bu yana oyun oynarım.Oyun konsolları almış çıkan oyunların yüzde doksanını bitirmiş oyun kültürü çok iyi olan biri olarak söylüyorum ki bu oyun gelmiş işlemiş en iyi bir numaralı oyundur iki numaralı en iyi oyunsa The Last Of Us'dır.3 kere PS4'de bitirdim yetmedi yeni sistem topladım birde PC grafikleriyle bi 3 kere de PC'de bitirdim ve her oynayışımda değişik şeyler buldum oyunda o derece alternatifi bol gidişatı tek düze olmayan bir oyun.Adamlar resmen üşenmemiş her detayı ince ince düşünmüşler.Mesela bu oyunu oynadıktan sonra başka açık dünya oyunlarında yan görevler size o kadar sıkıcı istikbal ki tekrar açıp Witcher 3 oynamak isteyeceksiniz.Witcher 3'ü bitirdikten sonra başka oyunların ana ve yan görevleri o kadar sıkıcı istikbal ki anlatamam.

En iyi tarafları

+Filmlere taş çıkartan hikayesi
+Monitörün amacıylae girip otlarda koşturmak istemenize sebebiyet verecek kadar canlı ve güzel grafikleri
+Görünce aşık olabileceğiniz kadar gerçekçi karakterler ve etkileşimleri.
+Yüzlerce uygulanabilecek yan görev
+Seçimlere göre değişen değişik değişik hikayeleri keşfetmenizi gerçekleştiren Quest sistemi.
+Her biri resmen değişik birer oyun olan DLC paketleri.(DLC demek ayıp bence ayrı oyun onların hepsi o derece büyük içerikler)
+Geralt,Ciri,Yennefer,Triss gibi efsane karakterler
+Oynarken klavyeyi bırakıp evin içersinde halay çekmek istemenize sebep olacak kadar güzel müzikleri.(iTunes'tan alın dinleyin derim)
+Her ne kadar 1 sene sonra gelmiş olsa da Türkçe dil desteği de PC oyunculuğu amacıyla bir artıdır bence.

NieR:Automata™ İnceleme

NieR:Automata™ İnceleme




Piyasadaki oyunlara göre çok güzel bir oyun olmuş. İlk playstation 4'e alayım dedim malum PC'de optimizasyon sorunları oluyor fazlası oyunun sonra boşver çok kötüyse iade ederim deyip PC'ye aldım oyun indi çalıştırdım 4 saat oynamışım...PC'de her bireyin şikayet ettiği ''Tam ekran modunda çözünürlük sorunu'' amacıyla Google'da ufak bir tetkik ile 10 mb'lık bir dosya var onu bulup indirip oyunun kurulu bulunduğu klasöre atarsanız hiçbir sorun kalmıyor 1080p bir şekilde tam ekran oynayabilirsiniz oyunu.i7 prosedürcü , gtx 970 ekran kartıyla tüm ayarlar ultrada 40 - 60 FPS arası rahat bir şekilde oynuyorum oyun genel olarak 60'a yakın çalışıyor ki oyunun tavsiye edilen sistemi 980 bende 970 ile bu oranda oynayabiliyorum problemsiz gözü rahatsız edecek FPS düşmeleri olmadan.Kısaca oyunun optimizasyonu güzel.Karakter animasyonları çok iyi grafiklero yönden çok başarılı,atmosfer efsane tek sorun etraf grafikleri biraz günümüzün arkasında ama onuda bir yerden sonra çok takmıyorsunuz zira öykü efsane güzel.Oyunun en kuvvetli bulunduğu yönü senaryosu, karakter diyalogları çok iyi yazılmış oyunun kendisine has espri zihniyeti var insanı baya güldürüyor.Şu anda öykü o kadar iyi gidiyor ki 4 saat nasıl işlemiş anlamadım.Bunların dışında her RPG'de bulunduğu gibi Quest sistemi var.Çeşitli yan ve ana görevleri açık dünyada tamamlıyorsunuz.İtem alıp item satabiliyorsunuz.Silahlarınızı ve karakterinizi dilediğiniz yönde geliştirebiliyorsunuz yapacak birsürü şey var gördüğüm kadarıyla.Kesinlikle devamı yapılacaktır bu oyunun şuandan belli adamlar tek oyunla bitirmezler bu öyküyi.Eğer Japon kafasıyla yapılmış oyunları seviyorsanız,bilim kompu öykülerinden ve animelerden hoşlanıyorsanız tam sizlik bu oyun.Kolay bir oyun değil bu arada gayet zor bir oyun örnek oyunda auto save yok save istasyonlarını kendiniz açmanız lazım.Eğer oyunda ölürseniz tüm upgradelerinizi kaybediyorsunuz,öldüğünüz yere gidip aynı Dark Soulsta bulunduğu gibi cesedenizden itemelrinizi almanız gerekiyor.Nier cidden çok değişik bir oyunun ilk kısmını bitirir bitirmez daha evvelce oynadığınız hiçbir oyuna benzemediğini anlıyorsunuz.Son olarak değinmek istediğim bir hususta müzikler! Oyunun müzikleri Witcher 3'den bu yana gördüğüm en iyi müzikler.Soundtrack albümünü ilaveten satın alıp dinlemek lazım o derece güzel müzikleri var oyunun.Fiyatı yüksek ama hak eder şu haliyle.Alın oynayın.Ayrıca 2B'nin (Yönettiğimiz karakter)  hatrı amacıyla bile alınır bu oyun 

Dead Effect İnceleme

Dead Effect İnceleme

Ortalamanın üstünde olan grafikleri var. Oynanış tarzı klasik. Q ve E tuşları sağa sola direkt döndürüyor. Buna alışmalı veya kullanmamalısınız. Oyunda 3 farklı mod var;

Senaryo Modu: Klasik
Surviver Modu: Toplamda 12 harita var ve seçip bunlardan oynuyorsunuz. Zorluğa nazaran verilen dakikada ölmemeye çalışıyorsunuz.
Biohazard Modu: Part şeklinde 5'li 10'lu gibi yaratıkları üzerinize salıyorlar ve partlar bitince bölüm sonlanmış oluyor.
Görevleri tek tek de oynamak mümkün.
Silah seçeneği çok olduğu benzer biçimde silahlar ve öteki muhimmatlarınız için upgrade sistemi var. Oyun içi toplamış olduğunız ve kazanmış olduğunuz paralar ile bunlar gerçekleştirilebiliyor lakin her silah için 5 farklı upgrade seçeneği ve seçenek başına 5 aşama olan upgrade sisteminin kademe başına yüksek para istemesi kısa devam eden görevlerde kazandığınız paralarla sizi mecvuren tek silah üzerine yoğunlaştırıyor. Oyun içi zombi kestikçe rastgele çıkan gold barları biriktirerek bir kaç silah almak mümkün doğal olarak.
Oyunda aslına bakarsak genel olarak bakarsak ciddi eksiklikler var. Bölüm şeklinde devam eden( bir bölüm max 5-10 dakika sürüyor.) kısa devam eden senaryo, ağır vasıta zombivari dönüşmüş insanoğlu ve yaratıklar ve bir de seslendirmeler oldukca amatör. Müzikler sizi oyunda tutuyor fakat yaratıkların yavaşlığı ve sizi çok zorlamaması birazcık hazzınızı kaçırıyor.
Easy Modda oldukca basit olan oyun Hard Mod ile bi tık üstüne çıkıyor. Mod bitirildikçe Mod+ olarak devam edebiliyorsunuz.
Başarımlar ve bölüm içi başarı yüzdesi tamamlama zorlaştırılmış. Kim bilir kısa olan oyun senaristliğinin ve oynanışın uzatılması sağlanmak istenmiş.

Herşeye karşın benim için indirimde ucuz ve hoşuma giden bir oyun oldu. Tonla kötü olan oyunların yanında tavsiye olarak eveti hakediyor.

The Last Night Mary İnceleme

The Last Night Mary İnceleme




Başarılı çizimleri var.  Oyunda müzikler atmosferi güzel yansıtmış. Rahat ipuçları, rahat bulmacalar, kolay başarımlar ve farklı oyun sonları. En büyük eksi yönü oyun süresi 30 dakika civarında sonlanıyor. Farklı oyun sonları için yeniden oynamak size kalmış. Kısa olması beni tatmin etmedi. Bu tarz oyunlar genelde 1-2 saat içinde bitirme süresi oluyor. Sayfadaki oyun görüntülerine bakarsanız, tüm oyun sahnelerini görürsünüz aslına bakarsan. Oyun onlardan ibaret. Seslendirmenin ingilizce olmaması da oyunu biraz baltalamış.
Uzun lafın kısası ne oldu bitti demeden oyun sonlanıyor ve farklı sonlar için sizi yeniden oynamaya teşvik ediyor. Güzel çizimli, sürdürülebilir hikayeli ve atmosferli güzelim oyunu kısa süresiyle harcamışlar. Bu haliyle 40-50 kuruş olsaydı oyunu herkese tavsiye ederdim. Farklı sonda oyun bitirmeyle uğraşmak ve başarımları tamamlamak isteyenler için, kartları da olan İndirimde alınabilecek bir oyun.

Penumbra: Overture İnceleme

Penumbra: Overture İnceleme





Penumbra: Overture ve Penumbra: Black Plague oynamış olanlar atmosferin, gerilimin, görevlerin ve bulmacaların standartların üstünde ve başarılı olduğunu söyleyeceklerdir. Önceki oyunları başarılı yapan şeyler bunlardı. Ama Requiem'de serinin bu son düzlüğünde bunların kırıntıları serpiştirilmiş ve korku-gerilim yok edilmiş. Penumbra'yı herkesin oynamasını sağlayan şeyler sürükleyicilik ve akıcılık bitirilerek, serinin gerçek anlamda sonu getirilmiş.


Requim'de görevimiz vasat ve basen sıkcı bulmacaları çözüp bir portalı açmak ve bulunduğunuz yerden kurtulup, portala girip başka bölümlere geçmek. Gerilimin ve korkunun baş harflerinin dahi bulunmadığı, herhangi bir yaratığın ya da aksiyonun var olmadığı sıradan bulmacalı macera oyunu konseptine bürünmüş. Eğer bitirebilirseniz, oyun alternatif 2 sonla tamamlanıyor ve bu sonlar tüm oyunda yaptıklarınıza göre şekillenmiyor. Son bölüm sonunda alternatif seçim size bırakılmış.


Bunların dışında eski oyunlardan kalma gizli nesneler bu oyuna da getirilmiş. Her bölümde gizli antika nesneler bulunuyor ve bunları tamamlarsanız oyunun sonunda bazı ekstralar kazanıyorsunuz.


Requiem'in grafiklerinde de diğer oyunlardan farklı ne bir özel efekt ne de bir yenilik gözümüze çarpmıyor.


Dört nala koşarken, ilk iki oyunda bunca başarı ve fan yakalamışken son düzlükte tökezlemesi benim gibi Penumbra fanları hariç diğer oyuncuları tatmin etmeyecektir. Hikayenin sonunu merak edenler, seriyi bitirmek isteyenler, oyunun fanları ve bulmacalı oyun oynamak isteyenler için hiç bir tepki vermeden oynayabileceğiniz ve büyük ihtimal tat almayacağınız bir seri sonu oyunu. Artı ve eksileri tartıldığında sadece bu oyun için olumsuz bir çıkarım yapabiliyorum. Fakat genele baktığımda fanı olduğum bir serinin son oyunu olduğu için diğer oyunların ihtişamı ve referansıyla sadece fanları için olumlu not veriyorum.

This War Of Mine İnceleme

This War Of Mine İnceleme



Savaş oyunlarında amacımız çoğu zaman, teknolojiden oluşmuş silahlarla veya eski çağ savaş oyunlarında ki gibi kılıç kalkanla her zaman düşmanı öldürmek, toprak kazanmak vs. olmuştur. Kısacası her zaman belirli bir amaç uğruna düşmanı öldürmek olmuştur. Bazen terörist, bazen asker ve bazen komutan olup ordularımızla yedi düvele nam saldık, önümüze geleni katlettik. İliklerimize kadar şiddeti, hırsı, toprak sahibi olma hazzını yaşadık. Peki, hiç bu savaşları yaparken, bu savaşlara hiç katılmayan ya da savaş ortamında cehennemi yaşayan insanların neler yaşadığını düşündünüz mü? Ya da bu insanların gözünden o dünyaya baktınız mı? This War of Mine size savaşa katılmayanlar ve kendini savaşın ortasında bulan masum insanların neler yaşadığını, nasıl zorluklara katlandığını ve asıl amacın hayatta kalmaya çalışmak olduğunu anlatan son derece özgün ve muhteşem bir yapım.

This War of Mine, 11 Bit Studios tarafından 2014 yılında yapılmış, 1992-1996 yılları arasındaki Bosna Savaşı sırasında gerçekleşen Saraybosna Kuşatması'ndan esinlenerek, savaş ortamında sivil yanlara odaklanmış, hayatta kalma temalı bir oyundur. 2D oyunda genel tabir ile savaşta harabeye dönen şehirde, kısıtlı kaynaklara ulaşmaya ve savaş bitene kadar hayatta kalmaya çalışan bir grup sivili kontrol etmeye çalışıyoruz.


Oyunda savaşta yaşanabilen oldukça sarsıcı olaylardan, hayatta kalmaya çalışan kızlara takas karşılığı tecavüz etmek isteyen kişilere, savaşı bırakıp etrafı yağmalayan askerlere, yardım konvoylarını patlatan açgözlü kişiliklere ve daha nicesine diyalog olarak yer verilmiş. Bizi en çok etkileyen noktalardan bir tanesi de dışarıya yağmalamaya çıktığımızda karşılaştığımız manzara. Yağmalamaya gittiğimiz bir evde yaşayan insanların acınacak hallerini görüyoruz. Bazen bizden korkuyorlar ya da saldırıp gitmemizi isteyebiliyorlar. Bazen de hastaneye gittiğimizde, doktorlar insanlara yardım etmeye çalışırken, biz hastaneden ya da oradaki hastalardan bir şeyler çalmaya kalkıyoruz. Hastanede "Bizden çalmaya kalkışma, biz sana yardım etmeye çalışıyoruz." gibi iç acıtan cümleler kurulurken, bazen yaşlı bir çiftin evine gittiğimizde “Bizi soymaya mı geldin?", "Çok fazla bir şeyimiz kalmadı.", "Bizi öldürecek misin?” gibi cümlelerle derinden etkileyebiliyor. Oyunu oynarken kendi kendinize soruyorsunuz "Ben ne yapıyorum?", “Bu durumda olsaydım, gerçekten bunları yapar mıydım?” Bunlar gibi saymakla bitmez düşünceleri 2d bir oyunla önümüze seren ve ahlak muhakemesi yaptıracak bir oyun. 


Oynanışa gelecek olursak. Sığındığımız ve keşfettiğimiz bir binayı, savaş bitene kadar yaşanabilir hale getirerek, zorlu kış şartlarında ısıtmaya, onarmaya çalışıyor ve diğer yağmacılardan korumaya ve korunmaya çalışıyoruz. Diğer hayatta kalma oyunlarındaki gibi yağmalama yapmamız, eşyalar yapmamız gerekiyor. Yağmalama işlerini geceleri yaparken, gündüzleri yağmalardan elde ettiğimiz araç gereç ile radyo, yatak, ocak, silah atölyesi, yemek için fare kapanı gibi eşyalarımızı yapabiliyoruz. Yapılan eşyalar yükseltilerek hayatımız için gerekli daha fazla ekipmanı yapabiliyoruz. Örneğin, sığınağımızın duvarlarını onarmak için atölyemizi yükseltmemiz gerekiyor. 


Bir karakterimizle keşfe çıkarken, bir karakteri bekçi olarak bırakabiliyor, diğerini ise dinlenmesi için uyutabiliyoruz. Hayatta kalmak için yağmalama yapan diğer insanlar da bulunmakta olduğu için bekçi bırakmamız ve binayı sağlama almamız hayati derecede önemli. Tabi bu tarz mücadeleyi siz yapmıyorsunuz. Çünkü o sırada siz yağmalamada oluyorsunuz. Yağmalamadan döndüğünde karakterimiz yorgun ve aç oluyor. Gece nöbete kalan karakterimizde yorgun oluyor. Eğer sığınağımıza bir saldırı gerçekleştiyse yaralı, sığınak çok soğuk olursa hasta da olabiliyoruz. Yemek ve sığınak ısısı oyunda oldukça önemli bir ayrıntı. Dışarıdan topladığımız soğuk veya çiğ etleri pişirmeden yediğimiz gibi ki bu hasta olmasına da sebep olabiliyor, inşa ettiğimiz mutfağımızda yemek olarak da yapabiliyoruz. Tabi suyunuz varsa suyu da kışın yaptığımız sobanın üstünde erittiğimiz karlardan, diğer zamanlarda da kurduğumuz su arıtma masasından yapabiliyoruz.


Karakterlerimizin psikolojik durumları da çok önemli bir nokta. Yağma yaparken, masum insanlara zarar verdiğimizde veya birini öldürdüğümüzde karakterin morali bozuluyor. Hatta uzun bir süre mutlu edemezsek depresyona giriyor ve karakter intihar edebiliyor. Sürekli serzenişte bulunuyor. Çok zor durumda kalmadıkça masum insanlardan bir şey çalmamak gerekiyor. Fakat bazen o kadar zor durumda kalıyoruz ki, başka çaremiz kalmıyor. Bu durumda bu kötü olayları hayatta kalma içgüdüsüyle kabul edebiliyorlar. Eğer bir karakterimiz herhangi bir sebeple ölürse, diğer karakterlerimizden bazıları artık sığınağımızda gelecek görmeyip, bizi terk edip gidebiliyor veya yeterince yardım edemediği için intihar edebiliyor.


Karakterler değişik özelliklere sahip, kimisi çok hızlı koşabilirken bir diğeri çok güçlü ve hantal olup daha fazla şey yağmalayabiliyor. Bir başkası iyi pazarlık ederken, öbürü iyi bir aşçı olabiliyor. Karakterlerin kişilikleri de farklılık gösteriyor. Morallerini düzeltmek için yaptığımız koltukta bulduğumuz kitapları kahve eşliğinde okutmamız, sigara ve içki bulup veya yapıp içirmemiz gerekiyor. Ya da oyunda ender olarak karşımıza çıkan enstrüman parçalarından müzik aleti yapmamız gerekebilir. Oyunda bitkiden ilaca, alkolden gübreye, kendinizi savunmak için kasktan, yağma yapmayı kolaylaştıran testereye, silaha ve bıçağa kadar her ihtiyacımızı yapabiliyoruz. Yaptığımız silahlar yağma yaparken işimize yaradığı gibi savunmada da hayati önem taşıyor.


Yağmadan arda kalanları, çok işimize yaramayanları ya da değerli eşyaları eve sık sık gelen seyyar bir satıcı ile veya yağmalaya gittiğimiz yerlerde çıkabilecek insanlarla, bize lazım olacak ilaç, sargı bezi, yemek, tütün gibi şeyleri takas edebiliyoruz. Bazen sigara değerli iken bazen kahve değerli olabiliyor. Sağlık gereçleri zor bulunduğu için her zaman değerlidir. Radyo dinleyerek hangi ürünlerin kıtlıkta olduğunu, savaş hakkında ki gelişmeleri dinleyebiliyor ve müzik çalabiliyoruz. Oyunda bazen çok zor seçimler yapmamız da gerekebiliyor. Bazen bir insan gelip yardım isteyebiliyor. Bunlar kötü niyetli biri ya da gerçekten muhtaç birileri de olabiliyor. Eğer yardım edersek karakterimiz o gün bizimle olmuyor ve ertesi gün bazı eşyalarla geri dönebiliyor. Başka muhtaç insanlara yardım edebildikleri için mutlu da oluyorlar. Diğer insanlara yardım etmeden önce iki kere düşünmenizde fayda var. Çünkü, zorluklar yaşayabileceğiniz ertesi günleri düşünmek zorundasınız.


Anlatılacak daha çok şey var. Eğer oynarsanız bunları sizde göreceksiniz. Diğer teknik özelliklerden müzikleri ve siyah beyaz oyun tonları, oyuna tam oturmuş ve atmosferi tamamlamış. Oynanabilirlikte gözle görülen hiç bir sıkıntı bulunmuyor. Atmosfer, diyaloglar ve hikayeler kesinlikle en başarılı olan taraf ve bizleri etkileyen baş faktörler. This War of Mine son zamanların kaçırılmaması gereken, çok farklı bir noktaya parmak basan ve herkesin en azından biraz tatması gereken bir oyun.


Unutmayın, bazı sözler vardır ki tek cümle ile bütün duyguları anlatarak en güzel şekilde ifade eder. Tıpkı oyununun başında karşımıza çıkan ekranda Ernest Hemingway’in dediği gibi. “Modern savaşta bir köpek gibi, hiç bir geçerli sebep olmadan öleceksiniz."